YUKK madde 64’e göre bazı durumlarda kişilerin mülteci statüsünden yararlanamayacağını da düzenlemiştir. Kanuna göre başvuru sahibi; Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği dışında, diğer bir Birleşmiş Milletler organı veya örgütünden hâlen koruma veya yardım görüyorsa, İkamet ettiği ülke yetkili makamlarınca, o ülke vatandaşlarının sahip bulundukları hak ve yükümlülüklere sahip olarak tanınıyorsa, 1954 tarihli CenevreSözleşmenin 1 inci maddesinin (F) fıkrasında[1] belirtilen fiillerden suçlu olduğuna dair ciddi kanaat varsa,uluslararası korumadan hariçte tutulur.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği dışında, diğer bir Birleşmiş Milletler organı veya örgütünden hakkındaki koruma veya yardım herhangi bir nedenle sona erdiği zaman, bu kişilerin konumları Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan kararlara istinaden kesin bir çözüme kavuşturulmadığı takdirde, bu kişiler bu Kanunun sağladığı korumadan yararlanabilir. Başvuru sahibinin, uluslararası koruma başvurusu yapmadan önce, Türkiye dışında hangi saikle olursa olsun zalimce eylemler yaptığını düşündürecek nedenler varsa uluslararası korumanın dışında tutulur.

Ayrıca mültecilerin yukarıda belirttiğimiz üzere bu tür fiillerden dolayı aşağıda alt başlık altında anlatacağımız yaptırımlarla karşılaşması da mutlaktır.

Sınır Dışı: YUKK madde 54’e göre mültecilerin sınır dışı edilebilmesi için gerekli şartlar sıralanmıştır.

Kanun gereği sınır dışı edilecek kişiler menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir. Ayrıca YUKK madde 53’e göre sınır dışı etme kararının kim tarafından verileceği hangi usul üzere yapılacağı da belirtilmiştir. Fakat ülkemizin taraf olduğu anlaşmalardan dolayı lehe uygulama hangisi ise sığınmacıya da onun uygulanması gerekmektedir.

YUKK’a Göre İdari Gözetim Uygulaması: 1994 Yönetmeliğinde ve Misafirhaneler Yönetmeliğinde mültecilerin idari gözetim altında nasıl ve hangi koşulda tutulacakları belirtilmiştir. Fakat herkese karşı idari gözetim uygulanmadığı gibi uygulanabilmesi için kimlik veya vatandaşlık bilgilerinin doğruluğuyla ilgili ciddi şüphe varsa, bu bilgilerinin tespiti amacıyla sınır kapılarında usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alıkonulması amacıyla, idari gözetim altına alınmaması durumunda başvurusuna temel oluşturan unsurların belirlenemeyecek olması hâlinde, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehlike oluşturması hâlinde[2] mülteci hakkında idari gözetim yoluna gidilebilecektir.

Sınır Dışı Kararı Üzerine İdari Gözetim: Sınır dışı etme kararı alınanlara, sınır dışı etme kararında belirtilmek kaydıyla, Türkiye’yi terk edebilmeleri için on beş günden az olmamak üzere otuz güne kadar süre tanınır. Ancak, kaçma ve kaybolma riski bulunanlara, yasal giriş veya yasal çıkış kurallarını ihlal edenlere, sahte belge kullananlara, asılsız belgelerle ikamet izni almaya çalışanlara veya aldığı tespit edilenlere, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlara bu süre tanınmaz. Türkiye’den çıkış için süre tanınan kişilere, Çıkış İzin Belgesi verilir. Bu belge hiçbir harca tabi değildir. Vize ve ikamet harçları ile bunların cezalarına ilişkin yükümlülükler saklıdır.[3]

Geri Gönderme Merkezleri: Geri gönderme merkezleri Bakanlık tarafından işletilir. Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları, Türkiye Kızılay Derneği veya kamu yararına çalışan derneklerden göç alanında uzmanlığı bulunanlarla protokol yaparak bu merkezleri işlettirebilir. Geri gönderme merkezlerinin kurulması, yönetimi, işletilmesi, devri, denetimi ve sınır dışı edilmek amacıyla idari gözetimde bulunan yabancıların geri gönderme merkezlerine nakil işlemleriyle ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.[4]

Sonuç: Ülkemizde önceleri tam bir kanun olmaması sebebiyle yaşanan mülteci krizleri bir nebze olsun YUKK ile giderilmeye çalışılmaktadır. Fakat bu kanun dahi yeterli olamamıştır. Ülkemizde şu an yaşanmakta olan Suriyeli mülteci krizi bizlere hukukun ne kadar yetersiz kaldığını göstermektedir.

Farklı bir boyuttan bakacak olursak da her ne kadar mülteciler yardıma muhtaç konumda olsalar da gittikleri ülkelerde ne yazık ki bir uyum sağlanamamıştır. Özellikle ülkemiz açısından bakıldığında mültecilerin suça karışma oranları veya yaşanan olumsuzluklar toplum yapımızda giderilmesi güç sorunların çıkmasına sebebiyet vermektedir. Toplumların zaman zaman yaşadıkları bu sorunların daha profesyonelce ve alanında uzman kişiler eşliğinde aşılması gerekirken aşılamaması ilerleyen zamanlarda daha ağır sonuçların çıkmasına sebep olacaktır.


 

[2] YUKK md. 68/2.

[3] YUKK md. 56/1.

[4] YUKK md. 58.