Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakacak kişinin (murisin), ölümünden önce, mirasçılarından mal kaçırmak veya onları zarara uğratmak amacıyla gerçekleştirdiği hileli mal devir işlemlerini ifade eder. Bu terim, özellikle miras hukukunda önemli bir yere sahiptir ve genellikle mirasçıların haklarını korumak amacıyla gündeme gelir. Muris muvazaası, mirasçıların miras haklarını gasp etmek için kullanılan bir yöntem olarak karşımıza çıkar.
Muris muvazaası kavramını anlamak için öncelikle "muvazaa" teriminin hukuki anlamını bilmek gerekir. Muvazaa, tarafların gerçekte istemedikleri halde, dışarıya karşı bir görüntü vermek amacıyla yaptıkları ve gerçek niyetlerini gizledikleri anlaşmalardır. Bu tür anlaşmalar, genellikle tarafların gerçek niyetlerini saklamak ve üçüncü kişilere karşı haksız bir avantaj sağlamak amacıyla yapılır.
Muris muvazaasının tespit edilmesi, mirasçılar tarafından açılan davalarda genellikle zordur. Çünkü mirasçıların, murisin gerçek niyetini ve işlemin sahte olduğunu kanıtlamaları gerekmektedir. Bu süreçte, davanın delilleri büyük önem taşır. Deliller arasında, taraflar arasındaki yazılı anlaşmalar, tanık ifadeleri, işlemin zamanlaması ve koşulları, mal varlığının piyasa değeri ve işlemin gerçekleşme şekli bulunabilir.
Bir muris muvazaası iddiasının mahkeme tarafından kabul edilmesi için, mirasçıların aşağıdaki unsurları kanıtlamaları gerekebilir:
1. Murisin gerçek niyetinin mal devrini yapmak olmadığı,
2. İşlemin gerçekleştiği koşulların piyasa koşullarıyla uyumsuz olduğu,
3. Taraflar arasında gizli bir anlaşmanın varlığı,
4. Murisin sağlığının kötüye gittiği veya ölümünün yakın olduğu bir dönemde işlemin gerçekleşmiş olması.
Eğer mahkeme muris muvazaasını tespit ederse, yapılan mal devri işlemi iptal edilir ve mal varlığı miras hukukunun öngördüğü şekilde mirasçılara dağıtılır. Bu, mirasçıların haklarının korunması ve adil bir miras dağılımının sağlanması açısından önemlidir.
Muris Muvazaasının Türk Medeni Kanunu ve İlgili Mevzuat
Muris muvazaası, Türk hukukunda özellikle miras hukuku alanında önemli bir kavramdır. Muris, mirası bırakan kişiyi ifade ederken, muris muvazaası, miras bırakan kişinin (murisin), mirasçılarını zarara uğratmak amacıyla, mal varlığını üçüncü bir kişiye hileli bir şekilde aktarması durumunu tanımlar.
Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuat muris muvazaasını düzenler ve mirasçıların haklarını korumak için belirli hükümler içerir. Miras hukuku ile ilgili temel hükümler TMK'nın 495. maddesinden itibaren başlayarak, 590. maddeye kadar devam eden maddelerde düzenlenmiştir.
TMK'nın 557. maddesi, saklı pay hakkının korunmasına yönelik bir düzenleme içerir ve şu şekildedir:
“Madde 557- Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
1. Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.”
Bu madde, miras bırakanın, mirasçılarının saklı pay haklarını ihlal edecek şekilde yaptığı tasarrufları, hileli bir niyetle gerçekleştirdiğini düşünen mirasçıların, bu tasarrufların iptali için dava açabileceğini belirtir.
“Madde 559- İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.”
Bu madde, iptal davasını açma sürelerini belirler. Buna göre, tasarrufun yapıldığını öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde veya her halükârda mirasın açıldığı tarihten itibaren on yıl içinde dava açması gerekmektedir. Muvazaada ise zamanaşımı bulunmamaktadır.
“Madde 558- İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir. İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.”
Bu madde, iptal davasının her bir mirasçı tarafından açılabileceğini ve bu davada alacaklıların diğer alacaklarından önce tahsil edileceğini ifade eder.
Sonuç
Miras hukukunda adaletin sağlanması, muris muvazaası gibi haksızlıkların önlenmesi ile mümkündür. Mirasçılar, haklarını korumak ve hukuki süreçlerde doğru adımlar atmak için bilinçli olmalı ve gerektiğinde hukuki destek almalıdır. Muris muvazaası, sadece mirasçılar için değil, adaletli bir toplum için de önemli bir konudur. Muris muvazaası, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, yaptığı ivazsız kazandırmaları satış gibi göstermesidir. Bu sayede miras bırakan bazı ya da tüm mirasçılarını miras haklarından yoksun bırakmak ve bunların bu malları tekrar almalarını önlemek istemektedir. Bunun sebepleri kısaca belirtilecek olursa ailevi, toplumsal ve psikolojik olabilir. Bu blog yazısında, muris muvazaası hakkında temel bilgileri ve hukuki mücadele yöntemlerini ele aldık. Unutulmamalıdır ki, her bireysel durum farklıdır ve kesin bilgi için bir avukata danışmak en doğru yaklaşım olacaktır. Miras hukukunda adaletin sağlanması, bilgi ve şeffaflık ile mümkün olacaktır.