Bu “Yeni Bir Kafaya Hoş geldin” yazısı için kendi hikayemle başlamak en mantıklısı olacak.

1970 Doğum yılı ile hayatımın çoğunu, hatta tamamını yüksek kilo ve düşük enerji ile yaşamış biriyim. Hatırlayabildiğim en eski zaman dilimi olan ilkokul yıllarımdan beri eve verdiğim anda kendimi yatağa atan, akşam yemeğine uyanıp gece ders çalışan bir çocukluğum, gençliğim oldu. Erişkinliği de atlamamak gerek zira iş saatleri haricinde de eğer sosyalleşme planları yoksa evde “mümkün olduğunca az enerji harcayarak, tercihan yatay pozisyonda” olmayı seçmişim, sevmişim.

1995 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Los Angeles şehrine taşınmamla başlayan 2. yarıda ise, her gencin başına gelen “yeni olan her şeyi tadayım” ile birleşen ve 2 doğum ile zirveye taşınan yeni bir kilo ve halsizlik (+bitkinlik, bıkkınlık, hayattan zevk alamama, sisli beyin, depresif ruh hali) baş gösterdi hayatımda.

Sorun geçmiş değildi, deşmeye çalıştığım travmalar değildi….

İş, güç, arkadaş çevresi değildi. Çevremdeki kötü örnekler de değildi.

Dışarıdan bakıldığında “Yediği önünde yemediği arkasında” görülen bu hayatta, her şeyi kontrol ettiğimi sanıp, ağzıma koyduğum lokmayı ve bununla gelen özgüvensizlik ve mutsuzluğu kontrol edemeyişim beni farklı bir bakış açısı aramaya yönlendirdi - (demek isterdim fakat ketojenik beslenme ile böyle de tanışmadım açıkçası !)

Ketojenik beslenme bir arkadaşın 2 dudağının arasında şekillendi. “Yapıyorum, yağlı yiyorum, şunu bunu tüketmiyorum” şeklinde - ki ben bunu “blah blah blah blah” olarak duydum.

Kendime Önyargı Uyarısı: Pet! Yabancı kökenli kelime. Telaffuzu açısından da “kesin gayet gereksiz, yeni moda” bir şeydir. Az mı duyduk Dukan, Atkins, vs. Bu sene de herkes buna takılır, sonra seneye yenisi çıkar. Üstelik ben diyet yapamam, zira denemelerim ve sonuçları beni diyet yapamadığım konusunda da ikna etti! 

Bugün bile hala gerek Keto Koçluğu seanslarımda, gerekse grup eğitimlerimizde sürekli kullandığım, benim için “en özlü” sözdür:

"İnsanity iş doing the same thing over and over again and expecting different results”

“Delilik, birşeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir”

-Albert Einstein

Diyerek….. başladım ketojenik besleme hakkında okumaya.

Ve seyretmeye.

Ve düşünmeye.

Çok basit sanarak başladığım ve ardından katman katman açılımlarla büyüyen, uygulayabileceğime ihtimal dahi vermeden kendi kendine hayatıma sızan, hayat arkadaşım ile hayatımızı birlikte yönetmeye yönlendiren,

Diyet desen diyet değil,

Eziyet desen, ah o hiç değil,

Canımın istediklerini yiyemeyeceğimi sandığım ama her şeyi yediğim,

Hayatımda canımın isteyeceğini düşünmeyeceğim şeylere bayıldığım,

Belki de kendimi “gerçek anlamda” keşfetmeye geç kaldığım yaşlarda bulmama sebep olan;

Benden, bedenimden başka bir ben ve beden,

İçimden çok farklı, çok yeni bir ruh çıkaran,

Ve elbette artık sadece “beslenme” deyip geçemeyeceğim

Ketojenik Beslenme.

Takip eden yazılarımda elbette Ketojenik beslenme konusunda daha fazla içerik bilgisi paylaşacağım. Bu yazıda, kelimelerin arasına saklanan ve duymanızı istediğim şey sadece şu:

Daha iyi, daha kaliteli, daha zinde, sağlıklı, dinamik bir hayat mümkün. Bize kısa süreliğine bahsedilen bu vücudu, aynı elimizdeki akıllı telefonlar gibi tam kapasite kullanmak ve verim alabilmek için maalesef bilgilerimiz kısıtlı.

Ve maalesef, daha önceki deneyimlerimiz ışığında, tekrar deneyip tekrar başarısızlığa tahammülümüz de yok.

Bu nedenle, bu son satırlarda verebileceğim tek SIR,

Bu yeni bir diyet değil.

Bu yeni bir KAFA!

Bu kafayı deneyimlemek için de "KETO KAFASI” bilgi, fikir, eğitim, danışmanlık, sırdaş ve yoldaş olarak burada.

Kafanı değiştirmeye hazır mısın?