Çocuklar için sınırlar, yol gösterici ibareler gibidir. Güvende hissetmek için ebeveynlerinden tutarlı, açık ve net şekilde sınırları duymaya ihtiyaç duyarlar. Sınırlarını bilmeyen çocuk, belirsizlik içindedir. Belirsizlikte çocuklarda kaygı yaratır ve kendilerini güvende hissetmezler. Bu nedenle daha dürtüsel, daha hırçın olabilirler. Çünkü birinin ona yol göstermesine ihtiyaç duyarlar.
Aynı zamanda çocukların sınırlarla, neleri yapıp neleri yapamayacağını öğrenmesi, gelecekte kendine güvenen, kendi kararlarını ve yaptıklarının sorumluluğunu alabilen bireyler olmasını destekler.
Sınırları bilen bir çocuk, başkalarının sınırlarını ve bedeni de dahil olmak üzere kendi sınırlarını da korumayı öğrenecektir. Bu da diğer insanlarla ilişkilerinde kendilerini güvende tutabilmeleri açısından oldukça önemlidir.
Çocuklar ebeveynlerinden başkalarına zarar veremeyeceğini, her istediğini elde edemeyeceğini, yapamayacağını sınırlarla öğrenemezse; sosyal hayata uyumda ve empati kurmakta zorlanan bireyler olabilirler. Sınırlara her zaman ihtiyaç vardır, bu bizim sosyal hayattaki ilişkilerimizi de oldukça etkilemektedir.
Ebeveynler olarak bazen evlatlarınıza hayır demek zor olabiliyor değil mi?
Evladımın hayır dememeliyim ki hayal kırıklığı yaşamasın, ilişkimiz zedelenmesin, üzülmesin, benim yaşadığımı o yaşamasın, mutlu olsun.. Bunlar tabi ki çok kıymetli niyetler. Fakat bu tutum, evladınızın yaşamını ilerleyen zamanlarında zora sokabilir. Çünkü hayatta her zaman her istediği olmayacak, elbet hayal kırıklığı yaşayacaktır. Çocukken bunu deneyimleyemezse ileri yaşlarındaki deneyimleri çok daha yıkıcı olabilir. İzin verin bunları ilk sizin yanınızda, şefkatli kucağınızda deneyimlesin. O zaman gelecekte yaşayacağı hayal kırıklıklarına, olumsuz duygulara daha güçlü göğüs gerebilecektir.
Evlatlarınıza sınır koyarken, ona şefkatle temas ederek, duygusunu anlayan bir yerden yapmanız önemli. Çocuğunuzun boy hizasına inip, göz teması kurarak, yumuşak bir ses tonuyla onu anlayan bir yerden konuşmalısınız. Sizi duyabilmesi için sakin olmanız oldukça önemli. Bu nedenle eğer o anlarda siz duygusal olarak çok zorlanıyorsanız önce kendinize dikkat verip, kendinizi sakinleştirmenizi şefkatle öneririm. Eğer o anda sakinleşmek mümkün değilse ve yanınızda başka bir yetişkin varsa çocuğunuzu ona emanet edip sakinleştikten sonra çocuğunuzla iletişime geçmenizi öneririm.
Sınır koyduktan sonra alternatif bir seçenek sunmak, evladınızın geçişi daha rahat yapmasına yardımcı olacaktır.
Örneğin; çocuğunuzun çok yüksek bir yerden atladığını varsayalım “Seni anlıyorum oradan atlamak istiyorsun çünkü bu çok eğlenceli çok keyif alıyorsun, ama orası çok yüksek ve düşebilirsin. Sana zarar gelmesine izin veremem. Gel birlikte daha güvenilir bir yol bulalım, belki yastıklarla daha korunaklı bir hale getirebiliriz” gibi bir yaklaşımla sınır koyabilirsiniz.” Tabi ki bu cümleler sihirli cümleler değil, çocuğunuzun hemen tamam dememesi, hayır diye tutturması da çok olası bir durum. Ama sizin orada sınırınızı net bir şekilde koyup tutarlı olmanız oldukça önemli. Sizin tutarlılığınız karşısında ağlayabilir, öfkelenebilir çünkü çok istediği bir şeyi elde edememenin hayal kırıklığını yaşıyor olacak. Fakat sınırlarını öğrenebilmesi için bu anlar yaşanmalı. Ama şunu unutmayalım ki, bu anlara sakince destek verebilmeniz için öncelikle sizin tolerans pencerenizin geniş olması gerekir. Bunu genişletecek şeyler de kendinize bakım vermeniz, size iyi gelen şeyleri yapmanız olacaktır.
Klinik Psikolog
Seda Dönmez