Anlamlar söylediğiniz sözler aracılığı ile ifade edilebilir. Bu sözlüksel anlambilim (lexical semantic) olarak bilinmektedir. Anlam aynı zamanda kelimeler arasında ilişkiler aracılığı ile de iletilebilir. Bu da ilişkisel anlambilim (relational semantic) olarak bilinmektedir (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).
Gelişim evresinde edinilen birimlerin anlamlı hale gelebilmesi, dili kullanan çocuğun kendini karşı tarafa daha rahat ifade edebilmesini sağlamaktadır. Dolayısı ile, anlam gelişimi, sesbilgisi ve sözdizim gelişimlerinden daha karmaşık ve tüm yaşamımız boyunca üzerine eklemeye çalıştığımız bir sistemdir (Maviş, 2010).
Ağlama Evresinden Basit Sözcük Topluluklarına Geçiş: Çocuklar 6 aylık olana kadar farklı kelimeleri anlayamıyorlar. Bu süreden sonra, ebeveynleri tarafından cesaretlendirildikleri müddetçe ellerini “güle-güle” şeklinde sağa sola sallamaya başlarlar ya da kardeşleri tarafından teşvik edildikleri sürece ellerini bağlarlar. İlk yıllarını doldurduklarında yaklaşık 20 kelime söylemeyi öğrenirler. 10 ile 14 aylık aralıklarında iken “anne” ve “baba” kelimelerinin haricinde kelimelerde telaffuz etmeye başlarlar ve 2 yaşına ulaştıklarında kelime dağarcıkları 200 ve hatta daha fazla sayıya ulaşmaktadır (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).
Çocuklar yeterli sözcük birikime sahip oldukları zaman, iki ya da daha fazla kelimeyi kullanarak sözcük grupları oluşturmaya başlarlar. Bu olay, doğumdan itibaren 18 aylık periyodu tamamladıktan hemen sonra gerçekleşir. Bu iki ya da daha fazla sözcüğü kullanarak sözcük grupları üretme yeteneği, çocuklarda fikirler arasındaki ilişkileri ifade etme şevki uyandırır ve bu da çocukların sözcük sıralarını öğrendiğini gösterir. Örneğin, çocuklar “büyük” ve daha fazla” gibi niteleyici kelimeleri isimlerle kullanmaya başlayarak “büyük köpek” ve “daha fazla kurabiye” gibi sözcük grupları oluştururlar. Oluşturdukları bu sözcük gruplarının çoğu kişi (olayı yapan ya da sebep olan kişi) ile eylem (aktivite) ve mevzu (olayın yarattığı etki) arasında var olan ilişkiyi tanımlarlar. Bu anlamların birleştirilmesi aşağıdaki gibi sözcük grupları oluşturur (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).
İlk Cümlelerden Hikâyelere (2-5 Yaş Arası) Geçiş: Çocukların kelime dağarcıkları okul öncesi dönemde hemen hemen katlanarak artmaktadır. Çocuklar iki yaşına geldikleri zaman yaklaşık 200 kelime bilgisine sahip olurlarken, yaklaşık 3000 ila 4000 kadar çok kelime anladıkları 4 yaşındayken bu kelime dağarcığı 200’den yaklaşık 1800’e kadar artmaktadır. Bu dönem de çocuklar isim ve fiil kelime dağarcıklarını genişletmektedirler. Aynı zamanda, çocuklar, yer yön belirteçlerini, (üstünde, altında, önünde, arasında gibi), zamanı niteleyen kelimeleri ( önce, sonra, -e kadar gibi), fiziksel ilişkileri belirten kelimeleri (sert, yumuşak, geniş, küçük gibi), sıfatları (mavi, kırmızı, büyük, küçük gibi) ve de zamirleri (ben, sen, o, biz gibi) öğrenirler. (Gillam, Marquardt, Martin; 2000). Bunun yanı sıra çocuklar kelimeler arasındaki karmaşık ilişkileri öğrenerek nasıl cümle kurulacağını da öğrenirler.
Konuşma Dilinden Yazı Diline Geçiş (Okul Yaşları): Okul çağlarında da çocukların kelime dağarcıkları çok hızlı bir şekilde gelişmektedir. Çocuklar okul çağlarında her yıl yaklaşık 3000 yeni kelime öğrenmektedirler. Bu bağlamda lise son sınıfa giden öğrencilerin yaklaşık olarak 80.000 farklı kelime bilgisine sahip oldukları ortaya çıkmaktadır (Miller & Gaildea, 1987).
Üst dilbilim yetisi, kelimelerin anlamları hakkında artan ince bilgiler arasındaki ilişkiye daha büyük bir anlam katmaktadır. Bu yüzden, okul çağındaki çocuklar anlama ve mecaz ve deyim gibi dil figürlerini kullanma yeteneklerini geliştirirler (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).
Kelime dağarcığı yetişkinlik evresinde de gelişmeye devam etmektedir. Bu olay özellikle belirli mesleki kelimeler için geçerlidir. Bu bağlamda biyologlar, eczacılardan, mühendislerden ya da dil ve konuşma patologlarından farklı kelimeler kullanmaktadırlar çünkü bu mesleklerle uğraşan kişiler farklı şeyler üzerinde çalışmaktadırlar. Ortak kelime dağarcığı genelde ortak bir mesleğe ya da ilgi alanına sahip olan kişiler arasında sosyal ve ekonomik bağlar oluşturmak amacı ile yaratılırlar (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).
Hayatın ilerleyen zamanlarında sinirsel değişikliklerin yol açtığı bazı anlamsal fonksiyonlarda düşüşler görülebilir. Kelimeleri anlama yeteneği yaşa bağlı olarak düşmez. Ancak, kullanılan kelime sayısıyla birlikte kelimelerin telaffuz hızlarında da bir düşüş meydana gelir (Benjamin, 1988). Zihinsel sözlükte “kullan ya da kaybet” niteliği görülür. Televizyon izleyen yaşlı insanlara göre, zihinsel olarak aktif (hala çalışan, meşgul bir sosyal hayata sahip olan ve daha çok okuyup yazan kişiler) kalan yaşlı insanların anlamsal yeteneklerinde daha az düşüş görülür (Gillam, Marquardt, Martin; 2000).