Ergenlik hem çocuk hem de erişkin olma hali…

Bu dönemde ergen kendine tanımlanması zor gelen bir yabancılık hisseder. Ergenlik süreci ile birlikte bedende birçok değişim olur. Akneler, kemik ağrıları, hormonal düzensizlikler... Bedende gerçekleşen bu değişimlerle çocukluk bedenine veda ediyor olmak hüznü de beraberinde getirir. Çoğu zaman ergenlerdeki melankolik ve hüzünlü hal bununla ilgilidir.

Talat Parman, ergenlik dönemi ile denizci düğümleri arasındaki benzerlikten şu şekilde söz etmektedir: “Bu düğümlerin iki önemli özelliği, çok sağlam olmaları ama gerektiğinde de çok çabuk çözülebilmeleridir. Ergenlik dönemi de bireye ve onunla birlikte ailesine, çevresine ve topluma bireyler arasındaki bağların sağlam olmaları ama zamanı geldiğinde çabuk çözülebilmeleri gerektiğini öğretir. Çocukluktan erişkinliğe geçiş, anne babayla kurulan bağların çözülüp yerine yenilerinin kurulması ve yeni ilişki düğümlerinin atılmasıyla olası olabilir çünkü.” Yani ergenlerin özerkleşebilmesi, ancak ebeveynleri ile kopmadan güvenli bir uzaklaşma hali ile mümkün olabilir. Çünkü ergen çocuklarınızın kimliğini bulması ve özerkleşmesi için hem size hem de sizden mesafe almaya ihtiyacı var. Bunu yaparken sizden ayrı zaman geçirmek isteyebilir, odasında daha fazla zaman geçirebilir ya da eskiden sizinle yaptığı şeyleri yapmak istemeyebilir. Bu sizi artık istemediğinden değil özerkleşmek için mesafe alma ihtiyacından kaynaklıdır.

Ergenlik sürecinde sınırlar konusu oldukça önemlidir. Sınırlar hepimiz için koruyucu ve kapsayıcıdır. Ergenler kurallara, otorite temsillerine karşı çıksalar da yanlarında buna rağmen sağlam kalabilen kişiler ve kurumlar görmek isterler. Buralar onların zorlandıklarında sığınacakları alanlar olur. Unutmayalım ki hala tam bir yetişkin değiller ve çocuk taraflarının hala desteğe çokça ihtiyacı var. Bu zamanlarda yaslanabileceği sağlam bir nesne olmazsa, bu ergen için oldukça zorlayıcı bir durum olabilir.

Sınırlarla ilgili bir diğer konu ise, riskli davranışlardır. Aslında büyümenin doğasında risk almak vardır. Örneğin, emekleyen bebekler yürümeye başlamak için ayağa kalktığında, iki-üç yaşlarında çocuklar özerkleşmek için hayır dediğinde veya dış dünyaya yöneldiğinde risk almış olurlar. Ergenliğin doğasında da risk davranışları vardır. Haz arayan ergen için riskli davranışlar bu hazzı sağlar. Bunu, ergenlere bu riskli davranışların nedenini sorduğumuzda genelde “çünkü hoşuma gidiyor” cevabı almamızdan da anlarız.

Aynı zamanda riskli davranışlar ergenler için sınırı aramanın bir yoludur. Bir taraftan yeni bedeninin ona sağladığı imkanları, sınırları ararken bir taraftan da toplumsal sınırları sorgular. Bu da onun dış dünyadaki ilişkilerini belirlemesinde oldukça önemlidir. Ergenlerin gelişim sürecinde bedensel ve toplumsal sınırlarla karşılaşması önemli bir rol oynar. Haz arayan ergen için sınırların onu zorlaması, buna karşı koyması ve direnmesi de onun için bir haz kaynağıdır. Burada ergen için zorlayıcı olabilecek nokta, ebeveynlerinin hiç sınır koymaması ya da sınırların çok katı kurallardan oluşuyor olması olacaktır. Hiç sınır olmazsa haz kaynağı olmayacak, sınırlar çok katı olursa da hazzın ortaya çıkması engellenecektir.

Ergenlik, çocukluk dönemini bitirip henüz erişkinlik dönemine geçmeden o arada geçirilen en zorlu dönemdir. Birçok çelişkilerin yaşandığı, savaşların verildiği önemli bir dönem. Bu sebeple aileler ve gençler içinde oldukça zorlayıcı olabiliyor.

Bir sonraki yazımda ergenlik ile ilgili diğer önemli konu başlıklarını ele alıyor olacağım..

Klinik Psikolog

Seda DÖNMEZ

Kaynakça:

Parman, T., Ergenliğin yüzleri. İstanbul:Yapı Kredi Yayınları

Parman, T., Ergenliğin tutkusu. İstanbul:Yapı Kredi Yayınları

Jeammet, P. (2012). Ergenlik: anne-babalar ve uzmanlar için nirengi noktaları. İstanbul: Bağlam Yayıncılık.