Saplantılı bağlanma, bireyin kendine yönelik olumsuz düşünceler taşıdığı bir bağlanma modelini ifade eder. Kişi, kendini değersiz, sevilmeye layık olmayan, saygı görmeye hak kazanamayan biri olarak algılar. Kendisi için gerekli olan sevgi, ilgi ve saygıyı hak etmediğini düşünerek, bu negatif özelliklere odaklanır. Partneri ise kişinin hayatının merkezindedir, ona aşırı bağımlıdır ve hayatı onun etrafında döner.
Bu bağlanma modelinde, kişi kendine güveni düşük ve partnerine karşı güveni yüksektir. Reddedilmek ve terkedilmekten korkar, bu nedenle ilişkisini sürdürmek için çaba harcar. Kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini ikinci plana atar, ilişkinin merkezine sadece partnerini koyar. Partnerinin istekleri, yönlendirmeleri ve kararları ön plandadır. Bu durum, kişinin yalnız kalmamak adına her türlü ödünü vermeye hazır olduğunu gösterir.
Saplantılı bağlanma geliştiren bireylerin çocukluk döneminde ebeveynleriyle sorunlu bir duygusal ilişkisi olabilir. Ebeveynin tutarsız tutumları, bazen destekleyici ve sevgi dolu, bazen soğuk ve ilgisiz olması, bu bağlanma modelini etkileyen faktörlerden biridir. Bu bireyler yetişkin olduklarında, ilişkilerinde benzer duygusal karmaşayı yaşayabilirler.
Bu bağlanma modeline sahip kişilerin ilişkilerindeki belirtiler arasında sürekli iletişimde kalmak istemek, partnerin ayrı aktiviteler yapmasına tahammül edememek, partnerin hayatının merkezinde olmak ve ilişkiyi sürdürmeye çalışmak yer alır. Ayrıca, partnerin kötü davranışlarını tolere etmek ve ilişki devam etsin diye çaba harcamak da sıkça görülen davranışlardandır.
Bu kişiler, ilişkide daha fazla yakınlaşma ve bütünleşme isteğiyle hareket ederler. Ancak, partnerin kendisini yeterince sevmediği düşüncesiyle boğuşurlar ve aldıkları ilgiden tatmin olamazlar. Bu durum genellikle, "değer veriyorum, fedakarlık yapıyorum ancak nankörlük görüyorum" gibi şikayetlere neden olabilir.
Bu bağlanma modeline sahip kişiler, ilişkilerinde genellikle içsel bir çatışma yaşarlar. Kendi değersizlik hissi ve sevgiye layık olmama düşünceleriyle başa çıkmak için sürekli olarak partnerlerinin onayını ararlar. Bu sürekli onay arayışı, ilişkideki bağımlılıklarını artırır ve bu kişiler, partnerleri tarafından sevildikleri zaman ancak geçici bir tatmin elde ederler.
Bu bireyler genellikle kendi ihtiyaçlarını bastırır ve partnerlerinin isteklerine odaklanır. Kendi değersizlik duygularını gizlemek adına aşırı özverili davranışlar sergilerler. Bu durum, ilişkinin dengesiz bir şekilde yürümesine neden olabilir. Partnerin istekleri doğrultusunda hareket eden bu kişiler, aslında kendi ihtiyaçlarını ve beklentilerini erteleyerek kendilerini ihmal ederler.
Saplantılı bağlanma modeline sahip bireylerin geçmişte yaşadıkları duygusal yetersizlik, çocukluk dönemlerindeki ebeveyn ilişkilerinden kaynaklanabilir. Tutarsız ebeveyn tutumları, çocuğun kendisini güvende hissetmesini zorlaştırabilir ve bu da yetişkinlikteki ilişkilerinde sorunlara yol açabilir. Bu bireyler, çocukluk dönemlerindeki duygusal karmaşanın izlerini taşıyarak, ilişkilerinde benzer çatışmalara sürüklenirler.
İlişkilerinde sürekli iletişimde kalmak isteme eğilimi, aslında derin bir yalnızlık duygusu ile başa çıkma çabasının bir yansıması olabilir. Bu kişiler, partnerleriyle sürekli etkileşimde bulunarak içsel boşluğu doldurmaya çalışır, ancak bu çaba genellikle tatmin edici sonuçlar doğurmaz. Ayrıca, partnerlerinin ayrı aktiviteler yapmasına tahammül edememe ve sürekli kontrol arayışı, kişinin kendi içsel güvensizlikleriyle ilintili olabilir.
Sonuç olarak, saplantılı bağlanma modeline sahip bireylerin ilişkilerindeki temel sorun, kendi değerlerini ve ihtiyaçlarını göz ardı etmeleridir. Bu durum, uzun vadede ilişkilerinde dengesizliklere ve çatışmalara neden olabilir. Bu bireyler, içsel güvenlerini sağlamlaştırarak, kendi değerlerini anlamaya ve ilişkilerinde daha sağlıklı bir denge kurmaya yönelik çaba sarf etmelidirler.