Korkulu bağlanma, güvenli bağlanmanın zıttıdır. Güvenli bağlanma, kişinin kendine, bakım verene ve yetişkin yaşamında partnerine güven duyması anlamına gelir. Kişi kendini değerli hisseder ve partnerini de değerli bulur. Ancak korkulu bağlanmada, birey kendisini değersiz ve güvensiz hisseder hem ebeveynine hem de yetişkinlikteki partnerine güvenemez. Korkulu bağlanma, beğenilmeme, eleştirilme ve zarar görme korkularını içerir, bu nedenle ilişkilerden kaçınılabilir. Bu durum romantik ilişkilerle sınırlı değildir; sosyal ilişkilerde de çekingenlik, sosyal mesafe ve içe kapanıklık gibi etkiler gösterebilir.

Korkulu bağlanmanın kökeni, bireyin erken çocukluk döneminde yaşadığı korku temelli ilişkilere dayanır. Ebeveyn, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını yeterince karşılamaz ve varlığıyla ilgili eleştirici, cezalandırıcı veya aşağılayıcı davranışlar sergilerse, korkulu bağlanma modeli oluşabilir.

Bu durum, sadece düşük sosyo-ekonomik seviyede değil, aynı zamanda eğitimli ve ayrıcalıklı ailelerde de sıkça görülebilir. Örneğin, bir çocuk ailesine kendi içsel kaygılarıyla ilgili bir konuda hissettiği endişeleri ifade eder ve ebeveyni, motive edici bir şekilde konuşmaktan ziyade eleştirici ve öfkeli bir yanıt verirse, korkulu bağlanma modeli oluşabilir. Çocuk, kendisini haksız, değersiz ve suçlu hisseder, ancak bu duygularını ifade ettiğinde öfke ve ceza ile karşılaşacağına inanır.

Korkulu bağlanma modelinde ebeveyn, baskın ve olumsuz bir tutum sergiler. Bu durum, bireyin kendisine güveninin hiç oluşmamasına ve değersiz, yetersiz, çaresiz olduğu inançlarının yerleşmesine neden olur. İnsanlar arasında "kötülük" beklentisi hakim olur ve bu nedenle insanlarla yakınlaşmaktan kaçınılır. İlişki kurulsa bile, birey sürekli reddedileceğini, terk edileceğini ve zarar göreceğini düşünerek ilişkide olumsuz bir beklenti içinde olur.

Bu modelde birey, genellikle ilişkilere başlamaktan kaçınıp, bekar yaşamayı veya zorlu bir ilişki içinde kalmayı tercih eder. Ayrılmak veya yeni bir ilişki kurmak, mevcut zorlu ilişkiyi devam ettirmekten daha zor veya korkutucu gelir. Çünkü birey, zaten ideal bir ilişki yaşayamayacağına, insanların kötü olduğuna ve ilişkilerin zorlu olduğuna inanır.

Bu tür düşünce kalıpları, bireyin ilişki kurmaktan kaçınmasına, insanlardan uzak durmasına ve yalnız kalmayı tercih etmesine neden olabilir. Bu durumu aşmak ve güvenli bağlanma modelini yeniden oluşturmak sabır, çaba ve profesyonel destek gerektirebilir.