Hayır demek birçoğumuz için oldukça zordur. Çünkü hayır dediğimizde karşımızdaki insanın bize karşı olan tavrının, söyleyeceklerinin ne olacağını bilemeyiz. Bize kızabilir, küsebilir, bizi sevmekten vazgeçebilir, hayal kırıklığına uğrayabilir, ona ayıp(!) etmiş olabiliriz. Bu nedenle olumsuz bir tutum ile karşılaşma ihtimalimiz bizi çoğu zaman onaylamadığımız bir şeyi onaylamak zorunda bırakır. Bu aynı zamanda karşımızdaki insanın ‘hayır’ cevabı aldığında yaşadığı duygusal süreçten de kendimizi sorumlu tuttuğumuz anlamına gelir. Hayır diyemediğimiz için kendi gerçekliğimizden uzaklaşıp karşı tarafın gerçekliğine uyumlanmaya çalışmış oluruz.
Hayır diyememenin kök nedenlerine inmeye çalıştığımızda çoğu zaman baskıcı ebeveynler, sevgisini sunmasının karşılığında onaylanma arzusunun tatmin edilmesini bekleyen eğitmenler, okul arkadaşları vb. görürüz. Bu durum çocukluktan süregeldiğinde yetişkinlikte karşımıza çıkan yalnızca hayır diyememek değil, nasıl hayır diyebileceğini bilmemektir artık.
Hayır diyemeyen ya da nasıl hayır diyeceğini bilmeyen kişilerin ortak özelliklerine baktığımız zaman, yukarıda da değindiğimiz gibi kendi duygularından çok karşı tarafın duygularına odaklanırlar. Bu kişilerin benlik saygılarında, özgüvenlerinde, kendilik değerlerinde hayır diyenlere göre anlamlı bir farklılık vardır.
Neden hayır demeliyiz? Öncelikle hayır demenin birine ayıp etmek, yanlış yapmak, onu reddetmek, sevmemek anlamına gelmediğini bilmek gerekir. Sağlıklı ilişkiler kurmanın, sınırlarımızı çizmenin en güzel yollarından biri bize uygun olmayandan kendimizi uzak tutabilmektir. Mutlu olmadığımız halde sürdürmek zorunda kaldığımız dinamiklerden sıyrılmak bizi özgürleştirip, öz saygımızı, öz sevgimizi, kendimize verdiğimiz değeri tekrardan kendi içimizde dengelememize yardımcı olacaktır. Elbette sürekli evet dememize alışmış çevremizi bu konuda şaşırtmak kimisinin hoşuna gitmeyecek ve gitmeyi tercih edeceklerdir. Bu durum bize, hayatımıza bizi biz olarak her koşulda kabul edecek birilerini almamız için fırsat yaratmış olacaktır.
Hayır demenin gücünü bazı soruların cevaplarından almamız mümkün olabilir. Evet demeden önce kendimize şu soruları sorabiliriz. Gerçekten bunu yapmak istiyor muyum? Buna ayırabilecek vaktim var mı? İstediğim için mi yoksa beklentiyi karşılamak için mi evet diyorum? Hayır dersem karşımdakini kırmış bencil biri mi olacağım yoksa kendime olan saygımı mı korumuş olacağım? Bu benim değerlerimle örtüşüyor mu? Bunun için yeterli zamanım var mı? Bugün evet dediğim bu şey yarın sırtımdaki bir yüke dönüşecek mi? Hayır demekten korktuğum için mi/hayır diyemeyeceğimi düşündüğüm için mi evet diyorum? Bugün buradan ayrılırken mutlu bir insan mı olacağım yoksa karşısındakini mutlu etmiş mutsuz biri mi? Evet derken ki isteğim bu davranışı sürdürürken isteksizliğe dönüşecek mi? Karşımdaki insan bana hayır diyebiliyor mu ve bu gerçekleştiğinde ben nasıl hissediyorum?
Unutmayın ki gönülsüz bir evet sonraki aşamalar için mecburi bir yaptırıma dönüşebilir. Kendi içimizde koruyamadığımız isteklerimiz ve benliğimiz için suçluluk yaşayabiliriz. Reddedememe, geri çevirememek, hayır diyememek, bizi kendi içimizde o kişilere öfkeli hissettirebilir ve uzun vadede ilişkilerimiz zedelenebilir. Bu nedenle kendimizi, karşımızdaki insanın benliğini ve arzularını da yok saymaksızın önceliklendirmeliyiz.
Uzman Klinik Psikolog
Ezgi Yaşar